Kitap Hızır Aleyhiselamdan Dualar
Yazar Ömer Faruk Hilmi
Yayınevi Yasin Yayınevi
Kağıt - Cilt Sarı şamua, Ciltli
Sayfa - Ebat 438 sayfa, 14x20 cm
Hızır Aleyhiselamdan Dualar
kitabını incelemektesiniz.
Yasin yayınları Hızır Aleyhiselamdan Dualar kitabı hakkında
yorumları oku yup
kitabın konusu,
özeti,
fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla
oku . O, insanı " alak " dan yarattı.
Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
hızır aleyhiselamdan dualar, ömer faruk hilmi
D
ua, kulluğun, Allahü Teala hazretlerine arz edilmesidir.
İnsanların arasına kardeşliğin, sevgi ve saygının yerleşmesi için dua edelim.
"Kullarım sana, beni sorduğunda (söyle onlara:) Ben çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm. O halde (kullarım da) benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki doğru yolu bulalar." Bakara 2/186
"Ey Habibim Ahmed, Resulüm ya Muhammed!) De ki: Duanız olmazsa, Rabbim size ne diye değer versin?" Furkan 25/77
Hızır Aleyhisselam'dan rivayet edilen bir çok dua vardır. Dua hayatın kaynağıdır.
Dua yer ve göklerin nurudur. Hızır Aleyhisselam'ı bu güne kadar ayakta tutan; onun candan ve gönülden Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zamanına yetişip, ona ümmet olabilmek için etmiş olduğu dua değil midir?
HAYATI
Nemrutların hüküm sürdüğü bir çağdı. Karanlık bir devir...
Zulmün ve zulmetin insanların üzerine sağnak sağnak yağdığı ve zâlimlerin insanları inim inim inlettiği bir dönem.
Ad kavminin feci bir şekilde helak olup, tarihe karışmasını insanlar tamamen unutmuş gibiydi.
Gerçi bazı yaşlılar, dedelerinden duydukları, Âd kavmi ile ilgili bir kısım hikâyeleri torunlarına yalan yanlış da olsa anlatıyorlardı.
Semûd kavmi'nin azgınlığı sonucu başlarına gelen felâket ve Salih Aleyhisselâm'ın insanlığa, hidâyet kaynağı olarak Cenab-ı Allah, tarafından getirdiği İlâhî mesajlar da unutulmuştu.
İnsanlar, efendilerinin kölesiydi.
Efendiler de, beylerin; beyler de, meliklerin; melikler de, Nemrutların kölesiydi.
Nemrutlar ise puta, heykele tapıyordu...
İnsanlar, tutsaktı.
insanlar, köleydi.
İnsanlar, hürriyetten mahrumdu.
insanlar, akıllarını çalıştıramıyorlardı.
İnsanlar, zorbaların ve zalimlerin elinde birer mahkum gibiydiler.
Nemrutlar, kendilerini yeryüzünün İlâhi olarak ilan etmişlerdi.
Halk onlara tapıyordu.
Halk, Nemrutlara tapmak mecburiyetindeydi. Nemrutlar, birer puttu, heykeldi. Memleketin her yerinde Nemrutların putları vardı. İnsanlar, bu putlara tapıyordu.
İnsanların hayat ve memattı (ölümü) Nemrutların iki dudaklarının arasındaydı.
Onlar istediğini, öldürür; istediğini yaşatırlardı. Can ve mal emniyeti yoktu.
Nemrutların buyrukları, karşı konulması mümkün olmayan, fayda veya zararı asla tartışılamayan bir kanundu.
İnsanlar, tefekkür, düşünce ve tezekkürden mahrumdu.
Kimse hadiseleri irdelemeye cesaret edemiyordu.
Bir hadisenin "nedeni"ni sormak en büyük suçtu. Cezası ölümdü...
İnsanlar! Birer köle gözü ile bakılan o güçsüz ve biçâre varlıklar; Nemrutlar gibi düşünmek, Nemrutların istediği gibi, yaşamak ve Nemrutların arzuladığı şekilde inanmak mecburiyetindeydiler...
İnsanlar, adalet, kardeşlik, sevgi, hoşgörü, hak-hukuk nedir bilmiyordu.
Zulüm, bir maharet ve meslekti.
Güçlüler, zayıfları ezmekle övünüyorlardı.
insanın insan olarak değeri yoktu.
İnsanlar, hayvanlar gibi meydanlarda dövüştürülüyordu. Biri ölmeden sona ermeyen bu dövüşmeleri, efendiler, beyler, melikler ve Nemrutlar, büyük bir sevinç ile seyrediyorlardı.
insanlar, köle pazarında satılıyordu.
Aç kalan güçlü insanlar, gariban, kimsesiz ve zayıf insanların evlerine saldırıyor, onların, kız ve erkek çocuklarını zorla ellerinden alıp pazara götürüyor, câriye ve köle diye satılıyordu.
O dönemin en büyük ilmi, Astronomi ilmiydi.
O devrin kâhinleri yıldızların hâl ve hareketlerine bakarak gelecekten haber veriyorlardı.
Peygamberlerin müjdelediği aydın gelecek ve Allâh'dan getirmiş oldukları hakikat zamanla unutulmuştu.
Bilenler de can korkusundan ortaya çıkamıyordu.
Nemrutlar, kendi put ve heykellerini dünyanın dört bir tarafına gönderdiler.
En yüksek yerlere put ve heykellerini diktiler.
Hakimiyetlerinin altında olan bütün insanlığın kendi put ve heykellerine tapmasını emrettiler.
Nemrut, yazın yüksek dağlara, yaylalara çıkıyordu.
Kışın ovalara sıcak bölgelere iniyordu.
Güneşin doğuş ve batışını daha iyi temaşa edebilmek için, yüz binlerce insanı çalıştırarak memleketin en yüksek dağının tepesinde saray yaptırmıştı.
Saraylarını inşa etmek için yüzbinlerce insanı en ağır işlerde çalıştırdılar.
İnsanlara, yapamayacakları kadar en ağır işleri yüklediler.
Ağır ve kötü iş şartları altnda ölen insanları, köpeklere yem olarak attılar.
İnsanların hiçbir değeri yoktu.
Nemrutlar için en iyi insan düşünmeyen, düşüncesini sesli ifade etmeyen ve kendilerine itaat eden kişiydi.
RÜYA
Bir rüya gördü.
Rüyâ'nın korkusu ile irkildi.
Büyük bir korku ile yatağından fırladı. Odada kimse yoktu. Sarayın bütün kapıları da kapalıydı. Yine yatağına girdi. Yine aynı rüya...
O gece tam üç kere üst üste o korkunç rüyayı gördü. Korkudan dudakları uçukladı.
Yüzü sarardı.
O gece acziyetini bütün kalbi ile anladı. Bir sığmak aradı.
Sabah uyandığında Sarayın bir duvarının çatlak olduğunu gördü. Hayret etti.
Rüyasını bir türlü hatırlayamadı. Nemrut bütün avazı ile bağırdı: -"Bana kâhinlerimi çağırın."
Kâhinler, büyük bir telaş ile Nemrut'un huzuruna çıktılar.
Secdelere kapandılar.
El etek öptüler.
Saygılarını sundular.
Kâhinler:
-"Efendimiz! Rüya gördünüz değil mi?" -"Evet! Ama unuttum."
-"Senin gördüğün rüyânın yorumunu biz biliyoruz."
Nemrut, kâhinlerin konuşmaları ile teselli buldu. Biraz güç ve kuvvet topladı.
Kendine geldi.
Kâhinlere sordu:
-"Bu telaşımız niye?" Kâhinler:
-"Sizin gördüğünüzden daha büyük şeyler gördük. Siz geceleyin uyurken rüyada gördünüz; biz ise gözlerimiz ile gördük. Efendimiz! Siz çağırmasaydınız bile biz huzura çıkmak için izin isteyecektik"
-"Sebep?"
-"Bu gün büyük bir değişiklik oldu." -"Nedir o değişiklik?"
-"Yeni bir yıldız doğdu. Öyle sanıyoruz ki, bu sene bir çocuk doğacak, o çocuğun, saltanat, hükmü ve adı asırlarca anılacaktır...
Dünya ayakta durduğu sürece ve güneş doğup, battıkça o çocuk yeryüzünde büyük bir saygı ve sevgi ile yaşayacaktır. Sizin görüp korktuğunuz rüyânın yorumu budur."
Nemrut uzun süre başını yere eğdi.
Düşündü.
Aklına bir çâre gelmedi. Kâhinlere sordu:
-"Tedbir nedir? Bunun önüne nasıl geçebiliriz?" Kâhinler birbirlerinin yüzlerine baktılar.
Nemrudun korkusundan sesli konuşamadılar. Sessizce konuştular. Kendi içlerinde
-"Sen ne yaparsan yap olacak olan olur," diye düşünüyorlardı.
İşin hâl çâresinin mümkün olmadığını Nemrut'a nasıl anlatırız, diye derin bir düşünceye dalmışlardı ki; Nemrut'un:
-"Sizlere seslendim! Beni işitmediniz mi?" sesiyle uyandılar.
Baş Kâhin günü kurtarmak, kendini ve arkadaşlarını ölümün eşiğinden kurtarıp onlara hayat vermek için;
-"Efendim her meselenin bir hâl çâresi vardır."
-"Ne kadar zor olsa da mı?"
-"Evet!"
-"Beni bu müşkilden kurtarın. Bana iyi haber verdiğinizi hiç görmedim. Hep bana kötü haber verirsiniz. Eğer beni o korkunç rüyânın etkisinden kurtaramazsanız sizi ve talebelerinizi bütün kitaplarınız ile birlikte ateşe atar cehennemimde yakarım."
Baş Kâhin titrek bir sesle konuştu:
-"Bu sene doğacak olan bütün erkek çocukları öldürebilir-seniz, işi kökünden hâl etmiş olursunuz..."
Nemrut rahatladı.
Derin bir nefes aldı:
-"Meselenin çözümü bu ise, bu çok kolay bir iştir. Emir veririm, bugünden itibaren doğan bütün erkek çocukların öldürülmesini emrederim.
Kimin çocuğu olursa olsun.
Efendilerin, beylerin, meliklerin ve komutanlarımın... Hatta benim çocuğum doğarsa onu bile boğazlasınlar... Bir sene değil, iki hatta üç seneye kadar doğacak çocukları öldürsünler..."
Kâhinler, büyük bir üzüntü ile birbirlerinin yüzlerine baktılar. Yüzlerinin rengi değişmişti. Korkudan sapsarı kesilmişlerdi. Baş kâhin söz aldı:
-"Efendimiz! Sadece bu sene doğacak olan çocukları öldürseniz yeterli... Çünkü şan, şöhret, ismi ve hükmüyle sizi gölgesinde bırakacak olan çocuk bu gece ana rahmine geçti. O elbette bir senenin içinde doğacaktır..."
Nemrut, hışımla baş kâhine baktı:
-"Benim işime karışmayın. Siz kehânetinize bakın! Ben bu işi şansa bırakamam! Üç sene boyunca doğacak olan bütün erkek çocuklar öldürülsün!"
Kâhinin biri:
-"Efendim çok haklısınız! Çocuk doğmadan bir iki sene anne kanımda bekleye bilir!" dedi.
Diğer kâhinler, bu kahinin Nemrudun gözüne girmek ve Nemrud tarafından sevilmek için söylediği sözlere ancak kendi içlerinde gülebildiler.
Gülmeyi yüzlerine yansıtmadılar.
Neden sonra baş kâhin:
-"Evet! Haklısınız! Üç sene boyunca doğacak bütün erkek çocukları öldürünüz!" diye bildi.
Nemrut, emîr yayınladı:
"Bugünden itibaren doğan bütün erkek çocuklar öldürülecektir.
Yeni doğan erkek çocuğunu saklayan anne ve babalar, bütün çocuk ve akrabaları ile birlikte öldürülecektir.
Hamile olan komşusunu haber vermeyen komşu kadınlar, bütün çocukları ile birlikte öldürülecek ve evleri ateşe verilecektir.
Benim hükümlerimi icra etmeyen, komutan ve meliklerim bütün aileleri ile birlikte öldürülecektir."
MELKÂN
Melkân, Hızır Aleyhisselâm'ın babasının adıdır.
Hızır Aleyhisselâm'ın Babası bir hükümdardı.[1] (ibnül esir, el kamil fit tarih tercümesi (ter,) 1/53.
Melkân, Nemrutların meliklerindendi. Nemrutların hükümrân olduğu bir zaman ve zeminde o da bir melikti...
Güçlü ve kuvvetli bir melikti.
İhtişamlı bir saltanatı vardı.
Varlıklıydı.
Tek üzüntüsü hiç bir çocuğunun olmamasıydı.
Ölümünden sonra yerine melik olabilecek bir varisi de yoktu.
Askerleri, komutanları ve fedaîlerinin sayesinde bütün insanlar kendisinden çekiniyordu.
Nemrut'tan sonra o gelirdi.
Emir ve hükümleri birer kanundu...
Başında Nemrut da olmasa?
Melkân'ın tek korktuğu kişi Nemrut'tu...
Nemrut'tan bir emir aldı.
Defalarca okudu. İnanmak istemedi.
-"Bu kadarı da olamaz!" diye kendi kendine mırıldandı. Nemrut'a karşı gelemezdi.
O emri, bütün memlekete yaydı. Her tarafa casuslarım da gönderdi. Saltanatından olmak istemiyordu. Nemrut ile savaşacak güce sahip değildi. Casuslarına şu emri verdi:
-"Bugünden itibaren bütün evleri tek tek dolaşın.
Yeni doğan erkek çocukları öldürün.
Size karşı gelen ailelerin evlerini içindekilerle beraber ateşe verin.
Hamile kadınları tesbit edin. Onları izleyin. Bu işe benim eşlerimden başlayın.
Biliyorsunuz ki, benim çocuklarım olmuyor. Bütün eşlerim kısır. Ama siz yine işe onlardan başlayın. Bu işi yüzünüzün akı ile bitirirseniz, sizleri servete boğacağım...."
FERYAT VE FİGÂN SESLERİ
Çok geçmeden gencecik gelinlerin feryattan gökleri kapladı. Memlekette ağıt sesleri yükselmeye başladı.
Feryat ve figânlar arş'a yükseldi.
Çocuklar, annelerinin kucağından zorla almıyor ve hemen orada anne ve babalarının gözleri önünde bir av hayvanı gibi boğazlanıyordu.
Başsız gövdeleri oraya atılıyor ve kesik başları ise Nemrut'a hediye olarak gönderiliyordu.
Nemrut'un cellatlarının işi buydu...
Nemrut kesik başlan gördükçe seviniyordu.
Nemrut, daha yeni doğmuş çocukların kesik başlarına bakıp zangır zangır bağırıyordu.
-"Daha çok kesik baş istiyorum!"
Nemrut'un gözüne girmek isteyen, hayvan ruhlu canavarlar, erkek çocuk avına çıkıyorlardı.
Çocuğu kucağından koparılıp, gözleri önünde boğazlanan bir annenin ruh hâlini siz düşünün!
Annelerin feryatları göklere yükseliyordu.
Her yerden ağlama sesleri geliyordu.
Annelerin feryat ve figanları görenlerin içini dağlıyordu.
Bütün toplum yasta idi.
İnsanların çoğu kendilerinden utanıyordu. İnsanlıklarına ağlıyordu. Çaresizlik ve acziyetleri onların içini kemiriyor,
Ne yazık ki, Nemrut'a ve onun vicdansız cellatlarına karşı koyabilecek bir güçleri yoktu.
Ellerinden ancak ağlamak geliyordu.
Fakat Nemrut ağlamayı da onlara çok gördü.
Ağlamayı yasakladı!...
Bütün topluma hâkim olan endişe, korku, ümitsizlik, matem ve yas havasına son vermek isteyen
Nemrut, zulüm ve işkenceden vazgeçmek yerine zulme rahmet okutan bir kanun çıkarttı:
-"Bundan böyle ağlamak yasaktır. Erkek çocukları öldürüldüğü için, ağlayan anne ve babalar da öldürülecektir. Hem de ateşte yakılarak..."
Nemrut, insanların gönül dünyalarına da gem vurdu.
İnsanların ne zaman sevineceklerini ve güleceklerini ve ne zaman üzülüp, ağlayacaklarını bir kanun ile tesbit etti.
Nemrut insanların tabiat ve iç dünyâlarına kadar tahakküm etmeye çalıştı.
Sessiz olun!
Sessiz konuşun!
Sessiz düşünün!
Sessiz üzülün!
Sessiz ağlayın!
Üzüldüğünüzü asla ifâde etmeyin.
Yüz hatlarınız bile üzüldüğünüzü açıklamamalıdır.
O günden itibaren, küçücük yavruları gözleri önünde katledilerek, yüreği yaralanan anneler, ağlama duygusundan bile mahrum ediliyorlardı.
Herkesin doğal hakkı olan ağlamaya yasak getirildi... Kadınlar ağlama özgürlüğünden yoksun edildiler... Nemrutların kulu ve kölesi olan insanlar sessiz ağlamayı öğrendiler; sessiz düşündükleri gibi...
Ağlamak insanın doğasında vardır.
insan, ağlamak ister.
insan, sızlamak ister.
İnsan, derdini ifade etmek ister.
Artık kimse ağlayamıyordu.
Özellikle küçücük bebeği hunharca öldürülen kadınlar, ağlamamalı, gülmelidir.
Üzülmemeli, sevinmelidir, diyorlardı.
Mümkün mü?
Evet, bunu mümkün kıldılar. Bazı kadınlar,
-"Evladım, Nemruda kurban olsun! Gelecekte Nemruda zarar verecek olan bir evladı ne edeyim?" diyebiliyorlardı.
İnsanlıklarını koruyan kadınlar ise, evlerinin en kuytu ve en karanlık yerinde gizlice içten içe ağlıyordu.
Nemruda, düzenine ve saltanatına lanet okuyordu.
Lanet olsun, zâlimlere!
Lanet olsun, Nemrutlara!
Lanet olsun, zulüm eden emirlere!
Lanet olsun, halkı incitenlere!
Lanet olsun, kendi saltanatları için halkın çocuklarının canına kıyan ve kan akıtanlara!
ELHÂ
Elhâ...
Hızır Aleyhisselâm'ın sevgili annesi....
(Hızır Aleyhisselâm'ın annesinin adı Elhâ idi.[2])
Melik'in eşiydi.
Merhametli ve iyi niyetli bir kadındı, içinin güzelliği yüzüne yansıyordu... Nur yüzlü bir kadındı...
Fakirlere yardım eder, yoksulu doyurur ve kimsesizleri korurdu.
Yetimlere bakar...
Fakir ve yetim erkeklerin evlenme masraflarım üstlenir, yetim kızların çeyizlerini kendi bütçesinden karşılardı.
İşi gücü hayır ve hasenattı
Suyu olmayan semtlerde kuyu kazdırır.
Yolu düzgün olmayan yerlerin yollarını yaptırır.
Yaşlı ve miskinlerin evlerini tamir ettirir.
Memlekette sevilen bir hanım efendiydi.
Gerçek bir hanım efendiydi...
Kraliçe'den çok bir anne, bir abla, bir bacıydı.
Elhâ'nın gönül dünyasının, sevgi, hoşgörü, merhamet ve yardımseverlik ile dolu olmasından cesaret alan şehrin ileri gelenlerinin eşleri saray'a geldiler...
Elhâ onları sevgi ile karşıladı.
Misafir etti, onlara ziyafet verdi.
Kadınlar, yemeklere el uzatmadılar.
Elhâ hayret etti.
Şaşkınlıkla sordu:
-"Bacılar! Neden sofraya el uzat iniyorsunuz?"
Kadınları bir uğultudur aldı.
Ağlamaya başladılar.
Özgür bir şekilde ağladılar.
Sesli sesli ağladılar.
Elhâ'nın göz pınarları taştı.
Ağlamaklı bir sesle sordu:
-"Benden ne istiyorsunuz?"
-"Bu zulme ve haksızlığa 'dur7 demeni..."
-"Bacılar! Bu kötülüğe engel olabileceğimi asla sanmam. Çünkü bu emir Nemrut'tan gelmektedir.
-"Biliyoruz."
Kadınlardan biri:
-"Anne yüreği... Ciğerparelerimiz gözlerimizin önünde öldürülüyor. Buna dayanamıyoruz."
Genç bir kadın:
-"Sesli sesli ağlayabilmek için buraya geldim!" -"Neden?"
-"Biliyorsunuz ağlamak bile yasak! Daha geçen hafta oğlumu gözlerimin önünde çok feci bir şekilde öldürdüler! Ve bana:
-"Ağlama! Eğer ağlarsan seni ve kocam da öldürür! Evini ateşlere veririz!" dediler... Bende içimden geldiği gibi ağlamak için sizin huzurunuza geldim, dedi.
Bir başka kadın:
-"Sizi çok sevdiğimizden teselli bulmak için huzurunuza geldik."
Elhâ, kadınları dinledikten sonra sözlerine devam etti: -"Acınızı anlıyorum. Sizin acınız benim açımdır. Şunu iyi bilin ki, ben sizden daha çok üzülüyor ve ağlıyorum. Çünkü siz kendi çocuğunuz için ağlıyorsunuz.
Ben bütün çocuklar için ağlıyorum...
Her bir çocuğun öldürüldüğü haberi bana ulaştığı zaman oturup hüngür hüngür ağlıyorum. Melkân da çocukların öldürülmesini istemiyor. Fakat onun da elinden bir şey gelmiyor.
Biliyorsunuz Nemrut'a karşı koyacak kuvvetimiz yok. Ama Melkân'dan halka iyi davranmalarını isteyebilirim."
Aynı saatlerde, Elhâ kocası Melkân'ın huzuruna çıktı.
Melkân eşine baktı.
Onun önemli bir iş için geldiğini anladı.
Yanındaki vezîr ve komutanlarına dışarıya çıkmaları için işaret etti. Elhâ'ya döndü:
-"Bu ziyaretini neye borçluyum," diye sordu. Elhâ tebessüm ederek:
-"Bir kadının eşinin yanına gelmesi yasak mı?"
-"Hayır! bu saatte pek yanıma gelmezdin de?"
-"Seni görmek için yanma geldim. Eğer Nemrut kadınların kocalan ile görüşebilecekleri saat ve zamanları bir ferman ile belirttiyse lütfen bana söyleyin. Nemrut'a ve sevgili kocama karşı gelmek istemem?"
Melkân kahkaha ile güldü.
-"Sen de olmasan hiç gülemeyeceğim! İyi ki bu köhne dünya'da sen varsın. Ah bana bir evlat da verebilsen..."
-"Öldürmen için mi?"
Melkân ses çıkarmadı.
Derin bir düşünceye daldı.
Elhâ devam etti:
-"Sevgili kocacığım! Milletin çocukların kanına doymadın mı?"
Melkân, Elhâ'nın ellerini tutarak ellerinin içine aldı. -"Yanlış anlaşıldım galiba" dedi.
-"Hayır! Yanlış anlaşılmadın. Sen, kadınların binbir zorluklarla dünya'ya getirdiği çocukların kanlarını akıtmakla rahatlamadığım, benim de bir çocuk doğurup onu öldürmek isteğini, imâ ettin."
Melkân yine kahkaha ile güldü.
-"Senin filozof olman lazımmış? Ben milletin çocuklarını kendi keyfim için öldürmüyorum. Bu, Nemrutun emridir. Eğer ben o çocukları öldürmezsem, Nemrut bana karşı savaş açar. Bütün memleketimi yerle bir eder. Çocukların anne ve babalarım ateşe verir. Benim Nemrut'a karşı koyabilecek gücüm yoktur..."
-"Eğer sen çocuklan boğazlamaktan vazgeçmezsen korkanın ki, kadınların göz yaşları sel olup; seni ve Nemrut'u boğacaktır..."
Elhâ yeniden kadınların yanına üzüntülü bir şekilde döndüğünde. Yüz hatlarından kadınlar, onun bir şey yapamadan geldiğini anladılar.
Kadınlar, üzüntülü bir şekilde ağlayarak saraydan çıkarlarken candan ve gönülden dua ederler:
-"Allah, sana bir erkek çocuk versin"
Elhâ tebessüm etti...
İçinden de "Amin!" dedi.
İçine büyük bir sevinç girdi. İçi içine sığmaz oldu. Nedenini bilmediği bu ferahlık kendisine yaşama sevinci verdi.
O gün, tebdili kıyafet etti.
Sokağa çıktı.
Tanıdığı ve tanımadığı bildiği ve bilmediği bütün fakirlere sadakalar dağıttı.
Bir erkek evlad sahibi olmak için, Allâhü Teâlâ hazretlerine yalvardı.
İçindekiler
Hayatı
Rüya
Melkân
Feryat ve Figân Sesleri
Elhâ
Hüzün Yağmurları
Buruk Sevinç
Korkma, Senin Çocuğunu Boğazlamam!
Doğumu
Tevekkül
Çoban Ebleyâ ile Eşi Elma
Ana Yüreği
Koyunun Emzirdiği Bebek
Kayıp Olan Çocuk
Sevilen Çocuk Belyâ
Hızır Aleyhisselâm İle Gelen Bereket
Okuyan İnsan
Hızır Aleyhisselâm İmtihanda
Ayrılık ve Büyük Bulaşma
Bir Yüce Yaratıcı Vardır
Eğitim ve Öğretimi
Sihirbazlar Kendisinden Memnun Değillerdi
Gençliği
Evleniyor
Yıllar Sonra Köyünde
Hicret Ediyor
Mi'râc Yolundaki Güzel Koku
Issız Bir Adada İbâdet
Yâ Rabbil İnsanlığa Hidâyet Ver
Daha Ne Zamana Kadar?
Vezir Oluyor
Hac Yolculuğu
İbrahim Aleyhisselâm'dan Hikmetler
Hakem
Dünya'nın Fethine Batı'dan Başladılar
Adem Aleyhisselâmın Vasiyeti
Kudüs
Keşfi Açılıyor
Âb-ı Hayat
Batı'dan Doğu'ya
Mekedonyanın Fethi
Ye'cûc Me'cûc'ün Fesadı
Sağlığında Mezarını Hazırlayan Millet
Üçüncü Yol
Hızır AleyhiSselâm'ın Peygamberliği
Firavun Ve Yahudiler
Hızır Aleyhisselâmın Bazı Hususiyetleri
Ayrılış
Hızır Aleyhisselâm'ın Gizemli Hayatı
Hızır Aleyhisselâm'ın Allah Sevgisi
Esaretten Kurtuluş
İlyâs Aleyhisselâm İle Görüşmesi
İşmuil Aleyhisselâm'a Yardım Etmesi
Her Kemâlin Bir Zevali Vardır
Hazret-i İbrahim'in Dini
Hazret-i Musa'nın Dini
Hazret-i İsa'nın Dini
Çin Hindistan ve İran
Arabistan
Beklenen Kurtarıcı
Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi Ve Sellem) ile Görüşmesi
Hızır Aleyhisselâm ile Görüşenler
Hızır Aleyhisselâm'ın Görevi
Hızır Aleyhisselâm'ın Bugünü
Hızır Aleyhisselâm'ın Vefatı
Ne Zaman Vefat Edecek?
Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi Ve Sellem) Hazretlerinin Dilinde Hızır Aleyhisselâm
İmam-ı Rabbânî Hazretlerine Göre Hızır Aleyhisselâm
Dua İbadettir
Duanın Âdabı
Hızır Aleyhisselâm'dan Dualar
Hızır Aleyhisselâmın Duası Makbuldür
Sıkıntıdan Kurtulma Duası
Hırsızlıktan, Şeytandan, Boğulmaktan Yılan ve Akrepten Emin Olmak İçin
Namazdan Sonra Okunması Tavsiye Edilen Dua
Kalbin Nurlanması için Dua
Hızır Aleyhisselâm'ın İstiğfarı
Göz Ağrısını Çekmemek İçin
Bütün Hastalıklardan Şifâ
Salih Kişi Olmak İçin Okunan Dua
Müsebbiât-ı Aşere (Okunacak On Dua)
Müsebbiât-ı Aşere
Fâtihâ-i Şerife;
Âyetel-Kürsı:
Kâfirûn Sûresi:
İhlas Sûresi:
Felak Sûresi:
Nas Sûresi:
Teşbih Duası:
Müzminlere İstiğfar:
Nefsine VeAnne-Baba İçin İstiğfar:
Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) 'i Rüyada Görmek İçin Dua
Efendimiz ile Müşerref Olmak İçin
Hızır Aleyhisselâm'ın Ruhayetinden istimdat
Maddî ve Manevî Hastalıklar İçin Okunacak Dua
Sıkıntıdan Kurtulmak İçin
Korkudan Emin Olmak İçin
Hile Ve Desiselerden Emin Olmak İçin
Nimetin Zevale Ermemesi İçin
On Kelimelik Güzel Bir Dua
Hızır Aleyhisselâm 'ı Görmek İçin
Son Anda İmân İle Gidebilmek İçin
Musibet Belâ ve Hastalıklara Dua
Hacet Duası
Şifâ İçin Dua
Hızır Aleyhisselâmın İstiğfarı
Hızır Aleyhisselâmın İstiğfarı
Hızır Aleyhisselâmın Tavsiye Ettiği Dua
Hızır Aleyhisselâmın Kabede Okuduğu Dua
Hızır Aleyhisselâma Göre İsm-i Azam Duası
Meyve Sebzelerin Bereketi
Dua'nın Kabulü:
Müslüman Evlâda Sahip Olmak
Dünya Ve Âhiret Saadeti
Düşmana Karşı Sebat
Mağfiret
Hesabın Kolay Olması ve Düşmana Galebe Çalmak
Hidâyet Üzere Olmak
Cehennem Ateşinden Korunmak
Temiz Bir Evlâda Sahip Olmak
Sâlihler ve Şâhidlerle Beraber Olmak
Taşkınlık ve Azgınlıkların Bağışlanması
Kâinatın Güzelliklerine Bakarken
İman İle Vefat Edip İyi İnsanlarla Beraber Olmak
Zâlim Memleketin Zulmünden Kurtulmak
Şâhidlerden Yazılmak
Allah Katında Rızk Ve Bereket
Günahların Bağışlanması Ve Rahmet
Zâlimlerle Beraber Olmamak
Fütuhat
Müslaman Olarak Vefat Etmek İçin
Mağfiret Ve Rahmete Nail Olmak
Tevekkül
Zâlimlerin Fitnesinden Emin Olmak
Bilmeyerek Yapılan Hatalar
Zinâ ve Benzerî Günahlardan Kurtulmak
Nefse Galebe Çalmak
İlim ve Manevî Değerlere Şükür
Memleketin Korunması;
İnsanlar Tarafından Rağbet Görmek
Namaz ve Dua
Kıyamet Gününde Bağışlanmak
Anne ve Babaya Dua
Bir Memlekete Girildiğinde
Ledünnî Rahmet
Dilde Fesahat
İlim Sahibi Olmak
Hastalıklardan Şifâ
Evlâd Sahibi Olmak
Yalancılara Karşı
Hayırlı Bir Menzile Varmak
Şeytandan Korunmak
Mağfiret ve Rahmet
Mağfiret ve Rahmet
Cehennem Azabından Korunmak
Hayırlı Zürriyet
Dünya ve Âhirettin Saadeti
Sapkınların Sapıklıklarından Korunmak
Nimete Şükür
Elinden Kaza Çıkanlar
Zâlim Kavimden Kurtulmak
Fesat Ehline Karşı .
Sâlihlerden İhsan
Mülk ve Saltanat Sahibi Olmak
Mü'minlere Dua
Kırk Yaşına Girenlerin Mutlaka Okumaları Lazım
İman Ehline Dua
Kâfirlerle İmtihan Olunmamak
Nurun Tamamlanması
Kötü Eşten Kurtulmak
Kâfirlere Beddua
Büyücülerin Şerrinden Allah'a Sığınmak
Cin ve İnsan Şeytanlarının Şerrinden Allah'a Sığınmak
Hızır Aleyhisselâmın Münâcâtı
Hızır Aleyhisselâmın Melâmiyet Ehline Öğrettiği Dua
Ümmet-i Merhumeden Olmak İçin Dua
( Ömer Faruk Hilmi Hızır Aleyhiselamdan Dualar, Yasin Yayınları, hızır a.s hayatı, dua kitabı, hızır a.s dan dualar )
yasin yayınları ömer faruk hilmi hızır aleyhiselamdan dualar kitabı nı incele diniz.
[1]İbnül-Esir, el-Kâmil fi't-Tarih Tercümesi, (tere.), 1/ 53.
[2]Kemâleddin Demirî, Hayâtül-Hayevân el-Kübrâ, (Daru İhyâü't-Türâs el-Arabî, Beyrut, I, 270. Kurtubî, bu ismin "Elma" olduğunu nakleder. Bkz. Kurtubî, el-Câmi' li Ahkâmi'l-Kur'ân, (Darul-Fikr, Beyrut 1995), 10/416.
Diğer Özellikler |
Stok Kodu | 9786053460961 |
Marka | Yasin Yayınevi |
Stok Durumu | Bu ürün geçici olarak temin edilememektedir. |
9786053460961